Sitemizden yararlanmak ve bu ailenin bir parçası olabilmek için lütfen üye olunuz!
Şiir nedir? Uyeols10

Join the forum, it's quick and easy

Sitemizden yararlanmak ve bu ailenin bir parçası olabilmek için lütfen üye olunuz!
Şiir nedir? Uyeols10
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Şiir nedir?

Aşağa gitmek

Şiir nedir? Empty Şiir nedir?

Mesaj tarafından «W�bM@§Të®» Paz Eyl. 06, 2009 8:15 pm

Şiir nedir?

Şiir, neredeyse dilin doğuşuyla beraber ortaya çıkan bir yazın
türüdür. Şiiri tanımlamak için binlerce ifade
kullanılmışsa da doğru ve değişmeyecek bir tanıma ulaşmak olanaksız
gibi görünmektedir.

Ancak, kendine ait bir dil ya da söylem kullanması, müzik ve
sesle yakın ilişki içinde bulunması ve estetik bir etkileme
gücünün olması herkes tarafından kabul edilebilecek
özelliklerdir.

Şiirin ortaya çıkışı, insanın sesini bulması ve özellikle
konuşarak iletişim kurmasını sağlayan bir dil geliştirmesi ile
yaşıttır. İnsan günlük konuşma dilinin yanı sıra
özellikle değiştirebileceği ya da yansıtabileceğini
düşündüğü doğayı etkilemek için bir
büyü dili oluşturmuştu. Bu dilin ritmik özellikleri şiir
dilinin öncülü olarak algılanabilir. Platon da şiiri
tanımlarken "büyülü söz" ifadesini kullanmıştır.

Çağlar boyunca türküler şiirsel metinler olarak
sözlü yazın örnekleri olarak yaşamışlardır. Her
kültürün günlük dil kadar sık kullandığı
türkülerin sosyolojik boyutu yazınsal boyutundan daha
önde görülmüştür. İşlerini yaparken
türkü söyleyen insanlar bireysel ya da grupsal
gereksinimlerinden dolayı farklı türlerde şiir geliştirmişlerdir.
Bu gereksinim sonucu ortaya çıkan türler Yunan
kültürü etkisi altında gelişmiştir. Bu bağlamda ilk
gelişen türler lirik, epik ve dramatik şiirdir. Bunların dışında
pastoral, didaktik ve satirik diye adlandırılan türler de şiirde
iç farklılaşmanın diğer örnekleridir.

Topluma ortak bir duyarlık ve bazen vicdan oluşturmak, insan-doğa
ilişkisini düzene koymak, sıradan insanın gözlemleyebildiği
halde ifade edemediği olayları ve olguları güzel ve farklı bir dil
kullanarak gündeme getirmek ve böylece toplumun
sözü olmak gibi işlevleri vardır şiirin. Şiirin işlevi
yazıldığı ya da söylendiği döneme bağlı olarak farklılık
göstermiştir. Topluma kazandırılmak istenen değerlerin
sözcülüğünü yapmış, yenilikleri tanıtmaya
çalışmış, demokrasi ve özgürlük kavramlarının
kalıcı olmasında önemli pay sahibi olmuştur.

Şair kimdir?

Şair öncelikle bir yazın insanıdır. Şiir yazan ve söyleyen
kişidir. İlkçağlardan günümüze kadar toplumun
ileri gelenlerinden, bilici ve sözcü olduğu için
toplumun kutsadığı, toplumun ortak duygu ve duyarlıklarının kaynağı
olarak görülen ilerici ve
dönüştürücü bir kişidir. Ortak duyarlıklar ve
değerler toplumdan topluma değişeceği için şairlere evrensel
özel değerler yüklemek doğru olmayabilir. Yine de şair kendi
toplumunda düşünen, güzel söz söyleyen ve
sözü dinlenen bir kişi olarak kabul ve saygı
görmüştür.

Şairin toplumdaki işlevi ilkel çağlarda daha keskin
çizgilerle belirlenmiş iken günümüzde belirli bir
şair rolünden söz etmek daha zordur. Bunun nedeni
düşüncenin ve sözün yerini alan yeni değerlerdir
diyebiliriz.

Şair yaşadığı dünyayı, olayları ve insanları herkesten farklı
algılayan bir kişidir ya da olmalıdır. İzlenimlerini halka aktarırken
diğer sanatçılar kadar rahat değildir çünkü ne
günlük konuşma dilini kullanabilir ne de düzyazı
tekdüzeliğini. Şairin dili diğer tüm yazın türlerinin
dilinden üstün ve zahmet vericidir.

Şiir ve dil bilinci

Şiir dili gündelik dilden birçok özelliğiyle ayrıldığı
için dil merkezli her türlü yaklaşımın odağında yer
almıştır. Sessel ve semantik (anlamsal) düzeylerde konuşma
dilinden ayrılır. Şiir olmayan metine anlamı yazarı tarafından
yüklenirken şiir kendi anlamını kendi üretir. Şiirde anlamda
çok okurun anlamlamasından söz edebiliriz. Roman Jakobson'a
göre şiir dilin güzelduyusal işlevindedir.

Şiir dilinin kendine özgü yapısı konuşma dilinden sapmalarla,
öne çıkartma ve düzenliliklerle sağlanmaktadır.
Gündelik dilden sessel, sözcüksel, sözdizimsel,
anlamsal her türlü sapma ile yineleme (uyaklar ve
sözcük yinelemeleri) ve koşutluklar şiir dilinin öne
çıkartılan özellikleridir. Ancak bu özelliklerin
şiirin derin yapısında bir bağlılaşık bulma şartı vardır. Yani yapılan
bir öne çıkartma anlama bir etkide bulunmuyorsa sadece
yüzeyseldir ve şiirsel bir işlevi yoktur. Bazı sözcük ve
dilbilgisi oyunları sadece moda olduğu için kullanıldığında
şiire yarardan çok zarar verirler.

Şiiri düzyazıdan ayıran dilsel özelliklerden en önemlisi
anlamın düzyazıda çizgisel olması, şiirde ise
çizgisel olmayıp dolaylı olmasıdır. Düzyazıda yani şiir
olmayan bir metinde anlam hazır olarak vardır ve
gösteren-gösterilen ilişkisi açıktır. Şiirde ise
gösteren için birden fazla gösterilen olabilir ve her
okur farklı gösterileni anlam olarak algılayabilir. Yani belli ve
tek bir anlamın varlığından söz etmek zordur.
Şiirin teknik sorunları

a) Şiirde İmge
İmge, şiirde anlama ulaşma yolunu daha etkili ve canlı hale getiren,
anlamla başka şeyler arasında ilinti kuran bir zihinde canlandırma
biçimidir. Bir bakıma bir hayal yaratmadır. Hayal söz
konusu olduğu için seçilen şeyler dünyada varolan
bildik cisimler ya da olaylar olmak zorundadır. Şiirin de kullandığı
asıl madde insan yaşantısı olduğu için bu yaşantıyı
şiirleştirmek işi imgeye düşer. O zaman şair kullandığı
sözcüklerle algıların zihindeki bazı resimlerle eşleşmesini
sağlar. Bunu başarabilen bir imgeye de biz iyi imge diyebiliriz.

İmgenin şiirde nasıl ve ne kadar kullanılması gerektiği tartışma nedeni
olmuştur. Örneğin Garip akımına karşı bir tepki olarak gelişen
İkinci Yeni direkt olarak anlatılan günlük yaşantının yerine
imgeyi koymuşlardır. İmge bir bakıma anlam yolculuğunun bizde bıraktığı
güzel manzaradır.

B) Şiirde Uyak ve Ses
Ne tür şiir yazılırsa yazılsın ses ve uyak şiirin
vazgeçilmez öğelerindendir. Günümüz şiirinde
halk ve divan şiiri örneklerinde olduğu gibi sistemli bir uyak
kullanılmasa da şiire serpiştirilen ve düzenli olmayan ses
benzeşmeleri şiiri canlı tutmanın gereğidir. Şiirde kullanılan redif,
zengin uyak, tam uyak ve yarım uyak ile içses uyumu şiirin daha
kolay akılda kalmasını, akıcılığı sağlar ve bazen verilmek istenen
duyguyu yansıtır.

c) Şiirde Anlam
Yıllardır tartışılan bir konudur: Şiirde anlam olmak zorunda mıdır?
Ülkemizde bu tartışmayı başlatan İkinci Yeni şiir akımıdır. Şiirin
ses, sözcük ve biçem kaygısını anlamın önüne
koyan İkinci Yeni'ye şiir çevrelerinden tepkiler gelmiştir.
Anlamın rastlantısal olduğu iddiası da yine İkinci Yeni kaynaklıdır.

Daha önce de sözünü ettiğimiz gibi, şiir dilinin
özelliklerinden biri şiirde anlamın çizgisel değil dolaylı
olmasıdır. Şiirsel bir metnin çok anlamlılığı okurun onu
anlamlamasından kaynaklanır. Şiirde, şiir olmayan metinlerin tersine,
anlam şair tarafından hazır verilmez ve anlama ulaşma okurdan beklenir.
Öyleyse şiir okuma her türlü okumanın üzerindedir
ve okurun işbirliğini gerektirir. Bir metne sonsuz sayıda okuma
yapılabileceğine göre "şiirde anlam sonsuzdur" gibi bir yargıya da
ulaşabiliriz.

d) Şiir ve Toplum
Şiir toplumun sorularını dile getiren bir araç mıdır? Şair bu
sorunlar ne derece duyarlı olmalıdır? Şiir ve ideoloji arasındaki
ilişki nedir?
Bu sorular günümüzde dahi sıcaklığını koruyan tartışma
konularıdır. Şiirin yaşamı yansıtması gerektiği (mimesis)
görüşü Gerçekçiliğin temelini oluşturmuş,
gerçekliği sorgulamak ve eleştirmek ise Toplumcu
Gerçekçilik ile gündeme gelmiştir. Toplumcu
gerçekçi tavır edebiyatın sosyalist değerler
üzerinde yükselmesi, yapıtlarda halkın sorunlarının dile
getirilmesi, sosyalizmin yüceltilmesi gerekliliğini savunur.
Kişilerin iç dünyasını yansıtan, bireyciliği öne
çıkaran ve burjuva yaşam tarzını yansıtan yapıtlara karşı
çıkar. Sanat sadece Marksist etik ve estetik
ölçütleriyle değerlendirilir. Sanat sanat için
değil, toplum içindir. Şiir de bu yaklaşım içerisinde
önemli bir işleve sahiptir. Coşturucudur ve yönlendiricidir.

Bugün şiir dergilerini karıştırdığınızda bu konudaki tartışmalara
tanık olabilirsiniz. Artık şiirle devrim yapılamayacağını herkes
bilmektedir. Şiire ve şaire ağır görevler yüklemek yanlıştır;
çünkü toplumsal olaylara duyarlı davranmak sadece
şairlerin değil herkesin görevidir. Şair, bir aydın olarak ne
zaman halkın yanında olacağını bilir ve ona göre tavır
gösterir. Onun tavrı da topluma bir bakış açısı
kazandırması bakımından gereklidir.

e) Şiir ve Çeviri
"Şiir öyle ayrı bir dildir ki başka hiçbir dile
çevrilemez; hatta yazılmış göründüğü dile
bile." diyor Jean Cocteau. Şiiri başka dillere çevirmenin doğru
olup olmadığı tartışılan önemli konulardan biridir. Anlamlamanın
okur merkezli olması, bir dildeki ses ve biçemin diğer dilde
yakalanmasının çok zor olması, dillerin sözcüklerinin
her zaman birbirini karşılayamıyor olması şiir çevirisini
zorlaştıran etkenlerdir. Ancak şiirin çevrilememesi durumunda da
farklı ülkelerden şairleri tanımak ve okumak olanaksız bir duruma
gelmektedir. O zaman şiir çevirisinde çeviren kişinin
elinden gelenin en iyisini yapması ve şiirin havasını en yüksek
düzeyde koruması gerekmektedir. Ancak bu çeviri, ne kadar
başarılı olursa olsun, çevirmenin anlamlaması ev yeniden
yaratması etkisinde olacaktır. Bu yüzden, bazı şiirlerin altında
"çeviren" ifadesi yerine "Türkçe söyleyen" ya
da "yeniden söyleyen" ifadelerine rastlarız. Şiirleri kadar
çevirileri ile ünlenmiş şairler de vardır. Onlar kendi
şiirlerindeki yaratıcılığı yeniden yaratma işlemine başarıyla
taşıyabilmişlerdir



Admin
«W�bM@§Të®»
«W�bM@§Të®»
• ±±«[«W�bM@§Të®»]»±±
• ±±«[«W�bM@§Të®»]»±±

Ruh Halim: : 11
Bugün Melekmisin $eytan mI? : 2
Hangi TakIm: : 1
Cinsiyet : Kadın
Mesaj Sayısı : 364
Points : 1095
Kayıt tarihi : 05/09/09
Nerden : ALmanya

http://yagmurumforumu28.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz