Sitemizden yararlanmak ve bu ailenin bir parçası olabilmek için lütfen üye olunuz!
Hangi Mevsimde Hangi Balık Yenir Uyeols10

Join the forum, it's quick and easy

Sitemizden yararlanmak ve bu ailenin bir parçası olabilmek için lütfen üye olunuz!
Hangi Mevsimde Hangi Balık Yenir Uyeols10
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Hangi Mevsimde Hangi Balık Yenir

Aşağa gitmek

Hangi Mevsimde Hangi Balık Yenir Empty Hangi Mevsimde Hangi Balık Yenir

Mesaj tarafından «W�bM@§Të®» Çarş. Ara. 16, 2009 4:08 pm

Hangi mevsimde hangi balık yenir?

=balık çeşitleri=

(Barbunya)
(Tekir)
(Çipura)
(Karagöz)
(Dilbalığı)
(Hamsi)
(Sardalya)
(Uskumru)
(Kolyos)
(Lüfer)
(Palamut)
(Levrek)
(Minekop)
(Eşkine)
(Trança)
(Sinarit)
(İstavrit)
(İzmarit)
(Kalkan)
(Kefal)
(Kılıç)
(Mezgit)
(Kırlangıç)
(İskorpit)
(Adabeyi)


Balıkta şeker, karbohidrat yok denecek kadar azdır. Protein
açısından ise son derece zengindir. Bu özellikleri
nedeniyle son derece sağlıklı bir yiyecektir. 100 gram yağlı balık
yaklaşık 22 gram, yağsız balık ise 10 gram protein içerir. Balık
aynı zamanda proteininden en çok faydalanılan besin
türüdür. İnsan vücudu bu proteinin %93�ünden
faydalanır. Bu oran kırmızı etlerde ve diğer beyaz etlerde çok
düşüktür.

Balık az karbohidrat içermesinin yanı sıra madensel tuzlar ve
mineraller açısından son derece zengindir, bol miktarda fosfor,
kalsiyum, iyot ve flor içerir. Balık eti A, B1, B2 ve D
vitaminleri açısından da zengindir.

Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemiz, her
geçen gün artan çevre kirliliğine rağmen balık
çeşitleri açısından son derece zengin bir ülkedir.
Deniz balıkları siyah etli-beyaz etli, yerli ve göçmen
olarak sınıflara ayrılırlar. Beyaz etli balıkların sindirimi siyah
etlilere nazaran daha kolaydır. Jelatin içerdiklerinden
haşlamaya elverişlidirler. Tavası, ızgarası, yağlı oldukları
mevcsimlerde de ızgarası yapılır. Bunlara örnek olarak barbunya,
tekir, levrek, kefal, lüfer, kalkan, mercan, çipura, dil,
pisi ve kırlangıçı gösterebiliriz.

Torik, palamut, uskumru, kolyoz, kılıç, hamsi, sardalya,
gümüş gibi balıklar da siyah etli balıklar sınıfına girerler.
Bu balıklar beyaz etlilere nazaran daha yağlıdırlar ve daha az jelatin
içerirler. Bu nedenle haşlamaya uygun değildirler ve hazımları
daha zordur.

=BARBUNYA=
Denizlerimizin bu tatlı balığı genellikle Ege ve Akdeniz�de bulunur.
Yerli bir balık türü olan barbunya sıcak ve ılık denizlerin
kıyıya yakın olan kumlu ve çamurlu diplerinde, az olmakla
beraber kayalık yerlerde yaşar.Genelde 17 ila 20 cm arasında olup
nadiren 40 cm�ye kadar çıkar. Kaya Barbunyası, Kum barbunyası,
Ot barbunyası ve Paşa barbunu diye dört çeşidi vardır.
Bunların içinde en makbulu kaya barbunyasıdır. Sırtı kırmızı ve
karın kısmı beyaz olan kaya barbununun sırtında hiç gri leke
bulunmaz. Kum ve ot barbunyasında ise sırt gri ile kırmızı renklerin
karmaşası halindedir. Paşa barbununun her iki yanında, çeneden
kuyruğa doğru sarı bir şerit bulunur. Tekir ile çok karıştırılan
bu balığın en lezzetli zamanı Temmuz ile Ekim ayları arasıdır. Bu
süre zarfında tavası, ızgarası ve kağıtta kebabı çok
güzel olur. Tekirden en büyük farklılığı kafasının daha
uzun oluşudur. Tekirin kafası küttür ve çene altında
iki adet sakalı bulunur.

=TEKİR=
Barbunyaya çok benzeyen ve yakın akrabası olan bu balık
bütün denizlerimizde avlanır. Karadeniz ve Marmara�da
avlanılanlar 6 ila 10 cm arasındadır. Ege ve Akdeniz�de ise boyları
Barbunya�yı yakalar. Çene altı bıyıklarının uzunluğu, küt
kafası ve birinci sırt yüzgeçindeki sarı-siyah benekleri
ile Barbunya�dan ayrılır. Dört mevsim yenebilecek bu balığın en
lezzetli zamanı, aynen Barbunya�da olduğu gibi Temmuz-Ekim ayları
arasıdır. Tavası ve kağıt kebabı çok güzel olur.

=ÇİPURA=
Ege�nin meşhur yerli balığı olan ve küçük
sürüler halinde gezen Çipura son yıllarda
çiftliklerde de üretilmeye başlanmıştır. Çipura
Elips biçiminde yassı vücudu, beyaz karnı, koyu gri sırtı
ve pembemsi yanakları ile tanınır. Atlas Okyanusu, Kuzeybatı Karadeniz,
Ege ve Akdeniz�de bulunur. Bir zamanlar Marmara Denizi�nde de yakalanan
ve Alyanak adıyla tanınan bu balığın maalesef nesli tükenmiş
bulunmaktadır. Genelde 20 ila 35 cm arasındadır. Ancak 6-7 kg�ya
varanlarına da rastlanmıştır. Her mevsimde zevkle yenebilen bu balığın
ızgarası, buğulaması, çorbası, fırını çok güzel
olur. Izgara için ideal büyüklük 250 ila 350
gram�dır (3 ila 4 adet/kilo). Daha büyüklerinin fırında
pişirilmesi tercih edilmelidir.Buğulama ve çorba için her
boyu kullanılabilir. Tadı nefis olan bu balığı katkısız, yani ızgara
veya fırında yenmesi tercih edilmelidir. İsparoz ve lidaki bu
türün küçük çeşitleridir.

=KARAGÖZ=
Çipuranın yakın akrabası olan Karagöz, elips şeklinde,
yassı, gümüşi pulları olan yerli bir balıktır. Baltabaº,
Sivrigaga, Sargos ve Mırmır gibi çeşitleri vardır. Ortalama
20-25 cm, en 50 cm boyunda olur. Yazın taşlık ve yosunluk, midyesi bol
yerlerde yaşar. Kışın derin sulara çekilir. Her mevsimde
yenebilen bu balık, özellikle Mayıs-Temmuz ayları haricinde daha
yağlı ve lezzetlidir. Aynen Çipura gibi ızgarası, buğulaması,
fırını ve çorbası çok güzel olur. 1 kg ve daha
büyüklerinin fırını tercih edilmelidir.

=DİL BALIĞI=
Dil balığı da yerli balıklarımızdan olup Ege ve Akdeniz�de bolca
yakalanır. Her mevsimde yenebilir. En lezzetli zamanı kasım ilâ
şubat ayları arasıdır. Tavası çok güzel olur.İrilerinden
fileto çıkarılıp şiş veya salçalı fileto yapılabilir.

=HAMSİ=
1988 yılında 310.000 ton ile toplam balık avcılığımızın yaklaşık
üçte ikisini meydana getirmektedir (40.000 ton tatlı su
üretim ve avcılığı dahil, 1988 yılında toplam 480.000 ton).
Gözlerinin gerisine kayan ağzı ve yivrilmiş burnu ile yakın
akrabası Sardalya�dan kolaylıkla ayrılır. Gümüş balığı
(Aterina) da hamsinin akrabasıdır. Boyu ortalama 12 cm olup azami 18-20
cm�ye kadar büyürler ve çok büyük
sürüler halinde gezerler.

Karadeniz hamsisi Azak ve Karadeniz olmak üzere ikiye ayrılır.
Azak hamsisinin burnu daha küttür. Azak Denizi�nde
üreyip kışlamak üzere güneye, bizim Orta ve Doğu
Karadeniz bölgesine inerler; Nisan sonunda da kuzeye
göç ederler. Karadeniz hamsisi ise Kuzeybatı Karadeniz�de
ürer, kışlamak üzere Kasım�dan Şubat�a kadar Trakya
kıyılarına ve Marmara�ya göç eder. Nisan ayında da
yumurtlamak üzere Karadeniz�e çıkar. Ayrıca Marmara Hamsisi
denilen, yalnız Marmara�da çıkan, daha küçük ve
göç etmiyen bir hamsi türü de vardır. Aynı
tür Kuzey Ege�de de bulunur. Bu hamsinin sırt rengi daha
açıktır.

Hamsi özellikle Karadeniz yöremizin temel gıdası, temel
protein kaynağıdır. Fiyatının ucuz olması nedeniyle çok geniş
kitleler tarafından tüketilir.Hamsinin hemen her türlü
yemeği yapılır. Izgara, tava, fırın, kağıt kebabı,buğulama, pilaki,
yahni gibi. Siyah etli balık olmasına rağmen buğulamaya son derece
uygundur.Yaz aylarında yağsız olduğu için ızgara yerine tava
veya buğulaması tercih edilmelidir. Çeşitli yemek tariflerini
"Hamsi Yemekleri" bölümünde bulabilirsiniz. Kış
aylarında yakalanan hamsi tuzlanıp saklanır. Buna ançovi tabir
edilir. Ayrıca balık yağı ve balık unu üretiminde de
kullanılmaktadır.

=SARDALYA=
Hamsinin yakın akrabası sardalya sürüler halinde yaşar ve
kıyılar boyunca göç eder. Hamsi gibi Ticari değeri
çok yüksek bir balıktır. 1988 yılında 90.000 ton ile hemen
hamsiden sonra yer alır. Kurutularak, tuzlanarak hatta balık yağı ve
balık unu elde etmekte kullanılır. Sardalya adı konserve işleminden
dolayı konserve ile özdeşleşmiştir. Hatta ringa konservesine de
aynı ad verilir.

Sardalya Akdeniz�de 15-20 cm dolaylarındadır. Okyanusta ise 30 cm�ye
kadar büyürler. Hamsi Karadeniz için neyse sardalya�da
Portekiz, İspanya�nın Atlas Okyanusu kıyıları, Sicilya ve Malta
için de aynı şeydir. Bu ülkelerde birçok yemek
sardalya üzerine kurulmuştur. Ülkemizde Kuzey Ege�de bolca
yakalanan sardalyanın en lezzetli mevsimi Temmuz-Ekim aylarıdır. Bu
sürede çeşitli ızgaraları, fırını ve kağıt kebabı,
buğulaması ve pilakisi yapılabilir. Kasım-Haziran arasında ise ancak
pilaki ve buğulaması yapılabilirse de bir önceki döneminki
kadar lezzetli olmaz.

Sardalyanın küçüğüne papalina tabir edilir;
ayıklamadan yemeği yapılır. Tirsi ise sardalya azmanıdır. Kıl tarzında
çok kılçığı vardır ve sardalya kadar lezzetli değildir.

=USKUMRU=
Kolyosa çok benzeyen ve sürüler halinde dolaşan
göçmen bir balıktır. Denizlerimizde 30 cm civarında olan
uskumru Kuzey Denizi'nde 50 cm�ye kadar büyür. Yaz aylarını
Karadeniz�de geçiren uskumru Eylül ve Ekim aylarında
Marmara�ya iner ve kışı burada geçirip yumurtlar. Mart ilâ
Haziran aylarında da Karadeniz�e döner. Uskumru
büyüklüğüne göre üç değişik ad ile
adlandırılır. En küçüğü kalinarya�dır. 20-25 cm
civarında ve yağlı olanları uskumru, dönüº uskumrusu ise
çiroz olarak adlandırılır. Yazın yakalananlara ise lipari denir.
En lezzetli olduğu dönem Eylül ayından yumurtlamaya başladığı
Ocak ayı sonuna kadardır. Bu süre içinde ızgarası, kağıt
kebabı, dolması, köftesi ve tuzlaması çok güzel
olur.Bu mevsimlerde yağlı olduğundan tavası tavsiye edilmez. Şubat�tan
itibaren yağını kaybetmeye başladığından tavası yapılabilir. Yazın
yakalananlar ise pilaki ve tava için uygundur. İlkbaharda
Karadeniz�e dönüş yapan çirozlar kurutulur. Esas adı
çiroz kurusu olan bu kurutulmuş balığa geçen zaman
içinde ismi kısaltılarak yalnızca çiroz denmeye
başlanmıştır.

Uskumrunun kolyostan önemli farklılıkları aşağıdadır.
1. Uskumru ile kolyozun sırt desenleri birbirine benzemekle birlikte kolyosun rengi koyu, uskumrunun ise açıktır.
2. Uskumrunun kuyruk çatalının içi boş ve iki
çizgiden ibaret bir "V" harfi tarzındadır. Kolyosunki ise
doludur.
3. Uskumrunun gözleri neredeyse toplu iğne başı kadar küçük, kolyosun ise oldukça iridir.

=KOLYOS=
Uskumruya çok benzeyen bu balık uskumruyla beraber
sürüler halinde göç eder. Ayrıca Marmara ve Ege
Denizi�nde yerli türleri de bulunur. Tadı uskumruya nazaran
oldukça yavan olduğundan genelde tavası yapılır. Ocak ayı en
yağlı zamanı olduğundan tuzlama için en ideal zamanıdır.
Tuzlaması çok güzel olur.

=LÜFER=
Akdeniz,Karadeniz, Marmara, Hint Okyanusu ve Atlas Okyanusu�nda
sürüler dolaşan lüfer pullu bir göçmen
balıktır. Soğuk denizlerde yaşayanları daha yağlı olduğundan daha da
lezzetli olur. Ülkemizde Karadeniz�de ve İstanbul Boğazı ile
Marmara Denizi�nde yakalananların tadı muhteşemdir. Daha güney
denizlerimize inildikçe yavanlaşır ve kendisine mahsus o
güzel tad ve kokuyu kaybeder.

Eylül ortasından Ocak sonuna kadar olan zamanı en yağlı ve
lezzetli zamanıdır. Bu devre içinde ızgarası tavsiye edilir.
Çinekopun da ızgarası çok iyi olur, ancak mevsimi
lüfere göre kısadır. Kasım sonundan itibaren azalmaya başlar.
Diğer zamanlarda, büyüklüğüne göre pilakisi,
buğulaması, kağıt kebabı ve tavası olur. İlbharada son derece yağsız
olduklarından tava, pilaki ve buğulaması tercih edilmelidir.

Lüfer büyüklüğüne göre en çok isim
alan balıktır. Lüfer çeşitleri şöyledir:
1. 10 cm�ye kadar................... yaprak (20 adet/kg)
2. 11-13 cm arası.................... çinekop(16-19 adet/kg)
3. 14-16 cm arası.................... kabaçinekop (10-15 adet/kg)
4. 17-20 cm arası.................... sarıkanat (9-14 adet/kg)
5. 21-30 cm arası ................... lüfer (4-8 adet/kg)
6. 31-35 cm arası.................... kaba lüfer(2-3 adet/kg)
7. 35 cm�den büyük................ kofana ( yaklaşık 1 kg/adet veya daha büyük).

=PALAMUT=
Uskumru,torik ve orkinosu içeren bir familyadandır.
Sürüler halinde yaşayan pulsuz, siyah etli bir
göçmen balıktır. Sırtı çizgili, karnı
gümüş rengindedir. Uzunluğu 1 metreye kadar varır. Bu
familyanın çeşitleri bütün denizlerimizde
görülmekle birlikte en lezzetlileri Karadeniz ve Marmara�da
avlanılan tipleridir. Karadeniz ve Marmara palamutunda baştan kuyruğa
doğru muntazam çizgiler halinde giden, dördü koyu,
üçü açık menevişli yedi adet bant bulunur.
Ege�de yaşayan, Tombik, Benekli Orkinos ve Yazılı Orkinos isimleri alan
yakın akrabasında ise sırttan karına doğru dalgalar halinde inen en az
16 adet alacalı bant ile karın civarında en az üç adet
siyah benek bulunur. Bu cinsin etinin tadı, hakiki palamuta nazaran
hiç güzel değildir. Ama çok kişi bu özelliği
bilmeyip "palamut" diye aldanır ve sonra palamuttan soğur.

Palamut avı Ağustos ayında başlar. Önce Karadeniz�den
sürüler halinde vanoz ve çingene palamutu,
Eylül�den itibaren de palamut gelmeye başlar. En lezzetli zamanı
da Eylül başından Şubat ortalarına kadar olan zamandır. Bu
mevsimde çok yağlı olduğundan tavası biraz ağır kaçar. Bu
nedenle ızgarası ve fırını tavsiye edilir. Aynı mevsimde yahnisi de
harika olur. Diğer mevsimlerde tavası yapılabilir. Palamut siyah etli
bir balık olduğundan buğulaması ve çorbası tavsiye edilmez.

Palamutun boyuna göre isimlendirilmesi aşağıdaki gibidir:
1. 20 cm�ye kadar........................ palamut vanozu
2. 20-30 cm arası..........................çingene palamutu
3. 31-40 cm arası..........................palamut
4. 40-45 cm arası..........................kestane palamutu
5. 45-50 cm arası .........................zindandelen
6. 51-60 cm arası..........................torik
7. 61-65 cm arası..........................sivri
8. 65-70 cm arası..........................altıparmak
9. 70 cm�den büyük......................zindandelen

Torik ve toriğin büyük boyları palamuttan daha çok yağlıdır. Bu nedenle tuzlama ve lakerdası tercih edilir.

=LEVREK, MİNEKOP, EŞKİNE=
12 değişik türden meydana gelen bu familya ılık ve tropik sukarın
sığ kesimlerinde yaşar. Vücutları iğ biçiminde ve yandan
hafif basıktır. Pulları oldukça iri olan levreklerin yanları
genelde beyaz, alt bölümleri gümüşi, alt
yüzgeçi ise sarımsıdır. En irileri 1 metreyi
geçebilir. Ülkemiz denizlerinde 20 ila 60 cm arasında
olurlar. Bayağı levrek ve benekli levrek olmak üzere iki tipi
mevcuttur. Sırtlarındaki çok sayıda benek ile ayrılırlar.
Benekli levrek Güney Ege ve Akdeniz�de, bayağı levrek ise
bütün denizlerimizde görülür.

Karadeniz�de kötek olarak ta bilinen minekop ta bu familyanın
diğer bir türüdür. Eºkineye çok benzeyen
minekoplar 30 ila 80 cm arasında olur. 1 metreden büyük ve
20-25 kg olanlarına da rastlanmıştır. Erişkinler kıyıya yakın kayalık
dipleri, yavrular ise akarsu ağızlarını tercih ederler. Parlak
mavimsi-gri renkteki vücudu sırttan karına doğru inen sarı
menevişli çizgilerle bezenmiştir. Karnı gümüşi
beyazdır.

Eşkine ise bütün denizlerimizde görünen kıyıya
yakın kayalık diplerde yaşıyan bir türdür. Ortalama 30 cm ve
600 gramdır. 3-4 kiloluk irilerine de rastlanmıştır. Sırtı
kamburumsudur ve koyu kahve ile lacivert arası bir renktedir. Karnı ise
sarı-beyaz menevişlidir. Başının içinde, gözlerinin
arkasında herbiri 4-5 gram ağırlığında iki adet beyaz taş bulunur. Halk
arasında bu taşların idrar söktürücü ve böbrek
taşı düşürücü olduğuna inanılır.

Genelde tek gezen, geceleri avlanan ve oyuklar arasından
süzülürcesine dolaşan bu balığın başlıca besini karides
ve yavru balıklardır.Yıl boyunca yenen levreğin çok lezzetli eti
vardır. En güzel mevsimi kış ayları ve ilkbaharın başıdır. Her
türlü yemeği yapılan levreğin buğulaması, fıfırnda kağıt
kebabı ve mayonezlisi nefis olur. Levrek özellikle şaraplı ve
mayonezli balık yemeklerine çok güzel gider.

=TRANÇA,SİNARİT=
Trança genelde sinaritlerin irisi için kullanılan bir
isimdir. Lagos ve orfozla büyük benzerlik gösterirlerse
de ayrı familyalara mensupturlar.

=İSTAVRİT=
İstavrit, Marmara ve Boğaz�da balık avlamaya başlayanların ilk
tanıştıkları balıktır.Ağzı öne uzayabilen, dişleri ince,
gözleri iri, kuyruğu derin çatallı ve vücudu iğ
biçiminde olan göçmen bir balıktır. Marmara, Ege ve
Karadeniz�de yaşayan yerli türleri de vardır. Marmara�da 15-20 cm,
Ege�de 30 cm civarında olurlar. Marmara�da boyu 10 cm�nin altında olan
küçük istavritlere kıraça tabir edilir.
Karadeniz�in doğusunda istavritler palamut
büyüklüğünde, yaklaşık 50 cm boyunda
olurlar.Sarıkuyruk istavrit veya sarıkanat istavrit diye anılan tipi
sularımızda en çok bulunan türüdür.

İstavritler sonbaharda Marmara�ya iner, mayıs�tan itibaren de
Karadeniz�e geri dönmeye başlarlar. Her mevsimde yakalanan
istavritin en lezzetli olduğu zaman Kasım ila Şubat ayları arasıdır.
Tavası ve fırını çok güzel olur.

=İZMARİT=
Ağzı körüklü, gözleri iri, sırt-göğüs ve
anüs yüzgeçleri sert diken ışınlı bir balıktır.
Sularımızda iki türü vardır: menekºe izmarit ve
istargilos. İzmaritin erkekleri dişilerden daha iri olurlar. Dişiler 20
cm civarında olurken erkekler 25 cm�ye kadar uzayabilir.

İzmarit midye, deniz solucanı ve balık yumurtaları ile beslenen bir dip
balığıdır. Eti beyaz ve son derece lezzetlidir. Tavası güzel olur.
Sonbahar ve kış aylarında ızgarası dahi yapılır. İzmaritler ızgara
yapılırken ayıklanmaz. Olduğu gibi pişirilip bilahare derisi,
bağırsakları ve kılçıkları ayıklanır. Üzerine limon ve
zeytinyağı ile kıyılmış maydanoz eklenerek hazırlanır. Pulları
kazındıktan sonra derisi tulum çıkarılarak yapılan tavası da
çok güzel olur.

=ALKAN=
Karadeniz�in bu ünlü balığı bütün yassı, oval
vücudu, bir tarafı siyaha yakın diğer tarafı beyaz rengi ve beyaz
tarafındaki düğmeleri ile tanınır. Her iki tarafı siyah olan kaya
kalkanı�na da nadiren rastlanır. Kaya kalkanı daha çok Sinop,
Samsun yörelerinde çıkar. İstanbul Boğazı�nın kuzeyinde,
Karadeniz�in batısında avlanan kalkan bir tarafı siyah, bir tarafı
beyaz olan bayağı kalkandır. Kalkan karadeniz içinde, kışın
kuzeyden güneye göç eder.

Her mevsim avlanan kalkan bütün sene boyunca yenebilir. En
lezzetli zamanı Ocak sonundan Mart ortalarına kadardır. Tavası
çok güzel olur. Buğulaması ve kağıt kebabı da yapılır.
İlkbahar sonlarından itibaren Ağustos ayına kadar yakalanan kalkan
yavrularının tavası nefis olur.

=KEFAL=
Yaz ayları dışında lezzetli olan pullu ve göçmen olmayan
bir balıktır. Bütün denizlerimizde yetişir. Sonbahar, Kış ve
İlkbahar�da çok lezzetlidir. Kefalin buğulaması ve pilakisi
çok güzel olur. Ayrıca likorinoz denilen
tütsülüsü de çok makbuldur. Bir kefal
türü olan haskefalin kurutulmuş yumurtaları çok aranan
bir deniz ürünü, bir mezedir. Sarı kulak kefalin tavası
ve fileto ızgarası da yapılır.

Kefal alırken çok dikkat etmek, tercihan tanıdık
balıkçıdan almak gerekir. Çünkü kefal kirli ve
bulanık suları çok sever ve buralarda diğer balıklar yaşamazken
o yaşar. Örneğin İzmir Körfezi�nde diğer balıklar yaşamazken
kefal bol miktarda bulunmaktadır. Bu gibi sularda yakalanmış kefal
insan sağlığı için büyük tehlike arzeder.

=KILIÇ=
Türkiye�mizi çevreleyen denizlerde artık nadir
görülen çok lezzetli bir balık türüdür.
Akdeniz ve Ege�de yıl boyunca, Karadeniz�de ise yalnız yaz ayları
görülür. Kılıç gibi uzun üst çenesi,
lacivert-siyah sırt rengi ile tanınan bu balığın akrabası marlin bizim
sularımızda bulunmaz. Daha çok Atlas Okyanusu�nda Bermuda
civarında bulunan bu balık pişince pembemsi et rengi, kafadan kuyruğa
kadar uzanan sırt yücgeçi ve yuvarlak yerine enine yassı
üst çenesiyle kılıçtan ayrılır.

Her mevsimde yenebilen kılıçın en lezzetli zamanı
Eylül-Şubat arasıdır. Bu balığın en güzel defne yapraklı şişi
olur. Izgarası ve kağıt kebabı da yapılır.

=MEZGİT=
Tavuk balığı olarak ta bilinen mezgit bütün denizlerimizde
bulunmakla beraber en çok Karadeniz�de bulunur. Yaz hariç
devamlı yumurtalı durumdadır. Mezgitin yumurtalı tavası, domatesli
sotesi güzel olur.

=KIRLANGIÇ=
Bütün denizlerimizde bulunan kırlangıç ortalama 25-30
cm olup nadiren 75 cm�ye kadar olanlarına da rastlanmaktadır. Sırt
rengi kırmızı-pembe, karuın ise pembe veya beyazdır. Yakın akrabası
olan öksüz�den, bu balığın pembe-gri veya komple gri sırtı,
ve öksüzün ördek gagasını andıran ağız yapısı ile
ayrılır. Her ikisi de lezzetli olup genelde kırlangıç tercih
edilir. Çok gelişmiş solungaçları ve gırtlak yapısı
medeniyle uğultu, inilti gibi değişik frekanslarda ses
çıkarırlar. Bu ses nedeniyle bir birçok balıkçı
tarafından inleyen balık diye adlandırılır ve uğursuz sayılır.

Kırlangıç ızgara ve tavaya uygun değildir. Buğulaması,
özellikle çorbası çok lezzetli olur. Haşlanmış
kırlangıçın ayıklanmış etleri mayonezli veya zeytinyağ-limon
sıkarak soğuk olarak ta meze olarak lezzetle yenebilir.

=İSKORPİT, ADABEYİ=
Kırlangıçtan bahsedince iskorpit ve adabeyini atlamak olmaz. Her
ne kadar aynı familyadan olmamakla beraber etleri ve uygun oldukları
yemekler açısından çok benzerlik gösterirler.
İskorpit bütün denizlerimizde, adabeyi ise genelde Ege'�e
bulunur. İskorpitin sırt dikenleri zehirlidir. Bu nedenle
balıkçıya ayıklattırılmalıdır.
«W�bM@§Të®»
«W�bM@§Të®»
• ±±«[«W�bM@§Të®»]»±±
• ±±«[«W�bM@§Të®»]»±±

Ruh Halim: : 11
Bugün Melekmisin $eytan mI? : 2
Hangi TakIm: : 1
Cinsiyet : Kadın
Mesaj Sayısı : 364
Points : 1095
Kayıt tarihi : 05/09/09
Nerden : ALmanya

http://yagmurumforumu28.yetkinforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Hangi Mevsimde Hangi Balık Yenir Empty Geri: Hangi Mevsimde Hangi Balık Yenir

Mesaj tarafından Misafir Salı Ara. 29, 2009 12:05 am

Ilgincmis paylasim icin sagol :)

Misafir
Misafir


Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz